9 Mayıs 2013 Perşembe

Cloud Atlas ; Bulut Atlası

Bulut atlası; 19. yüzyılda yazılmış bir müzik eserinden (Bulut Atlası Altılısı Senfonisi) esinlenilerek oluşturulmuş bir bilim kurgu filmi. Kapitalist düzenin kurulmaya başlandığı ilkzamanlarda birşeyler yaratmanın çoşkusunu,  insanın sisteme karşı duruşunu müzik eseriyle bağdaştırılarak anlatılıyor. Sistemin sonraki aşamalarında ise gitgide geçmişe nostaljik olarak bakılarak, daima eskiler şimdikilerden daha iyiydi düşüncesi yerleştiriliyor. Aynı şuan insanların sahip oldukları düşünceler gibi. Yaşanılan düzen kötüdür, eskiler daha iyiydi. Onlar
şöyleydi, böyleydi gibi. Filmde anlatılan 6 hikayeden en ileriki zamanda olan sonuncusunda geçen bir diyalogda olduğu gibi.

- Eskiler akıllıydı. Hastalığa da, tohuma da hükmediyorlardı. Mucizeler yaratıyorlar, gökler de uçuyorlardı.

Sanırım filmin ana konusunu özetleyecek bir diyalogdu. 2300'lü yıllarda, varolabilecek bir olası kıyamet sonrasında bir ada da yaşayan insanların geçmişlerine baktığı zaman hatırladıkları şey bunlardı. Bütün kıyamet senaryolarında olduğu gibi iyiler ve kötülerin savaşması olgusu işleniyor. İnsanların gökyüzünde yaşam kurması, hemen hemen herşeyin sanal olarak dizayn edilmesi ve işçilerin klonlanması gibi fütüristlik öğelerle birleştirmesi ve en çok ezil sınıftan birisini yani bir işçi klonun isyanın içinde yer alması hatta önderlik ediyor olması.

Tabi kapitalist düzenin ilk gelişimi ve evrenselleşmesi sürecini anlatırken kişiye en çok dikkat ettirilen kısım, insan doğası. Sahip olunan insan hayatının dünyanın bir parçası olduğu ve bu dünyanın insan doğasına uygun  bir şekilde varolmaya devam ettiği öne sürülmüş. Bu olguyu filmde geçen bütün hikayelerde görebilirsiniz.  Filmde anlatılan günümüz siyasi ve düşünsel yapının çarpıklıkları ustaca yorumlanmış David Mitchell tarafından. İçinde yaşadığımız son 3 yüz yıllık kapitalist burjuva kültürünün gelişimi olgunlaşması ve yaşanacak olan 3 yüz yıllık sürede (gelecekte) gerilemesi; buna çürümesi de diyebiliriz. Hikayelerin parça parça aktarıldığı filmde sistemin olası geleceğinin sebeplerini aç gözlülük, daha da açgözlülük olduğunu göstererek siyasi bilim kurgu filmlerine yeni bir film daha ilave edilmiş oldu, 2004'de piyasaya çıkan kitabından sonra. Film bilim-kurgu örneği olamasa bile.

Filmin çeşitli yerlerinde hayatın ve yaşamın felsefi öngörülerine de yer verilmiş.

Gelecek tekildir. Geçmiş ve şimdiki zaman gibi.

Sınıfsal ayrımlar da gözden kaçmıyordu. 1850'ler de ki hikayede varolan ırkçılık, 1930'lar da ki Eşcinsellik, 1970'ler de göçmenler, ve son hikayede ki işçi-klonlar. Bütün bunların anti-kapitalist bir yorum olduğunu söyleyemesekte sistem karşıtı fikirlerin bolca bulunduğu bir film olduğunu varsayabiliriz.

Filmin finalinde insanoğlunun kapitalizm ile devam ettiği sürece sahip olunan dünyanın sonunda elimizden çıkacağı ve başka bir gezegende koloniler oluşturulacağı kehaneti sunulmuş. Hikayenin gidişatı ve bütünlüğü ele alındığında sunulan final olasıdır. Kıyameti tanrısal yada doğal bir süreç olarak ele almamış, tam aksine gücü eline almış iktidarın insan doğası lafının arkasına gizlenerek insanoğlunun ve insanlığın nereye gideceğine alternatif bir son oluşturmuş. Kısaca özetlemek gerekirse, film anti-kapitalist bir film olmasa bile, anti-sistem yada anti-iktidar olduğu kesin.

Uzun yıllar sonra hatırlanacak bir film mi. Sanırım yönetmenlerinin Matrix filminin yönetmenleri olması sebebiyle hatırlanır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.