21 Haziran 2013 Cuma

Sessiz Tepe

Ne zamandır korku filmi izlemiyordum. Bilim kurgu filmlerine ve edebiyatıyla ilgilendiğim için korku ve gerilim filmlerine zaman ayıramıyordum. Bugün bilim kurgu filmlerine tararken gözüme Silent Hill 2 ( sessiz tepe) filmi takıldı. Hemen açtım. Daha önce ilk filmini izlemiştim. 6 yıl olmuştur izleyeli. İzlemiş olduğum korku filmlerinin arasında en iyisi diyebilirim. İlk filmi izlerken bir hayli gerilmiştim. Bu filmde pek öyle olmadı desem yerinde olmuş olur.


Eğer filmin konusuna değinecek olursak; bağnaz bir grup hristiyan dindarın kendi inançlarını tatmin etmek amacıyla babası belli değil diyerek küçük bir kızı cadılıkla suçlaması ve küçük kızı yakması. Olayın geçtiği yer maden çıkarma işleminin yürütüldüğü kasaba. Yani Sessiz Tepe. Film ismini buradan alıyor. Küçük kızın yakılmasına şeytan bile dayanamayarak onun intikamını almak için kasabayı cehenneme çeviriyordu. Orada yaşayanlarda farklı bir boyutta cehennemin farklı bir versiyonunu yaşıyordu. Yaşayanların sahip olduğu tarikat yaktıkları küçük kızın bir parçası ile hayat bulmuş kimsesiz bir çocuğu tekrar yakarak bu cehennemden kurtulacaklarını düşünüyorlardı. İlk filmin konusu böyleydi .Küçük kızı evlatlık edinen bir kadın tarafından filmin sonunda kurtulmuştu. İkinci filmde küçük kız 18 yaşına basmış ve tarikatın fikri değişmemiş, kurtarılan küçük kızı arıyordu. Devam filmi olan 'Sessiz Tepe 2 Karabasan'  ise daha sonra oluşan olayları konu ediniyordu.

Film diğer korku filmleri gibi kötülerin, şeytanların, cinlerin yada yaratıkların insanlara kesip parçaladığı şekilde ilerlemiyor. Tam tersine insanların kötülüklerinin hesabını dinlerin lanetlediği şeytan ve benzeri varlıkların karşılık verdiğini anlatıyor. Film iki bölüm olarak korkutucu ve geren sahnelerden oluşmasına rağmen benim dikkatimi çeken en iyi yanı adaletin az önce değindiğim gibi dinler tarafından kötü olarak adlandırılan varlıklar tarafından sağlanmaya çalışılması.

Şimdiye kadar bu tarz cadılar veya cadılık üzerine çok film çekildi. Cadılık kavramı ortaçağ hristiyan avrupasında önümüze çıkmakta. Engizisyon tarafından toplumdan farklı olan hemen hemen bütün kadınlar cadılık ile suçlanmakta, ceza olarak yakılmak yada nehire yada denize atılmak olmuştu. Günümüzde de bunula ilgili film çekmek de kolay geliyor insanlara. Yada bu tarz roman yazmak. Stephen King'i sanırım dünyada tanımayan yoktur. Yazdığı kitaplar kadar çevrilmiş olan filmlerinin sayesinde de insanlar tarafından tanınmış bir yazar. Bazıları diyebilir ki nasıl bu kadar çok gerilim romanı yazabilmiş. Çok basit bir cevabı var. İçinde yaşadığı Abd kültürüne bakacak olurlarsa, istedikleri cevabı almış olacaklar. Abd'nin içi kısımları diyebileceğimiz sanayinin az geliştiği, kültürün sanatın az geliştiği yerler. Örnek olarak Tennessee gibi şehirler, kasabalar. Buralarda yaşayanlar fazlasıyla bağnaz, köktendinci dindar insanlar. Bu tarz insanların hayal dünyalarıda aynı Stephen King'in yazdığı kitaplardaki gibi.

Filme geri dönecek olursak, 3D teknolojisini mükemmel denebilecek derecede iyi kullanarak bize korkunun fantastik evrenine götürüyor. İlk film kadar bolca korkutucu sahne olmamasına rağmen, kişilere arasında ki diyaloglar ve konunun işlenişi bakımından keyifle izlenebilecek bir film ortaya konmuş oluyor. Filmden fazlasıyla keyif aldım. İzlemeyenler için ise kesinlikle tavsiye edebileceğim bir film. Bundan sonra ne zaman izlerim korku filmi bilmiyorum. Ama eğer 3. filmi çekilirse hemen izleyeceğim kesin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.