16 Nisan 2014 Çarşamba

Fetih 1453

Sultan Mehmet ve İstanbul'un fethi filmi. Daha önce sinema üzerine fazla deneyimi olmayan Faruk Aksoy tarafından çekilen bir film. Sultan Mehmet rolünün haricinde ki diğer karakterlerin oturmadığını herkes söyleyebilir. Sanırım bu film de oynamak istemeyenlerden dolayı böyle bir oyuncu kadrosu kuruldu. 


Fetih 1453 filmi bir tarih filmi. Bir tarihi anlatıyor. Batı sinemasında ki gibi bazı klişeler mevcut film içerisinde. Fantastik öğeler barındırması, aşk efektler gibi. Film üzerine bir çok eleştiri okuyabilirsiniz. Eleştirilerin %90'ı olmamış bir film, komedi filmi gibi, Malkoçoğlu bundan daha iyiydi ve Kahpe Bizans'tan bile daha komik değil gibi. Ancak yapılan eleştiriler filmin niteliğini değiştirmiyor. Film bir tarih filmi. Nesnel bakış açısıyla çekilecek bir film de değil. Öyle olursa belgesel olur. Ki batılılar tarafından bir çok belgeselin de nesnel olarak anlatıldığını söyleyemeyiz. Tarafların bir şekilde tarafların davranışlarını göstermek zorundasın. Nasıl batılılar Türkleri gösterirken barbar, yağmacı olarak gösteriyorsa(bakınız Attila), bu filmde de karşı taraf olan Bizanslılar belli davranış kalıplarında gösteriliyor. Normaldir. 

Yapılan eleştirilerden (kendilerine absürd gelen) bu Bizanslılar niye Türkçe konuşuyorlar, niye Rumca konuşmuyorlar ki? sorusu Cennet'in Krallığı filminde Selahaddin'in İngilizce konuşuyor olmasının karşısında ki soruyla aynıdır. Cennet'in Krallığı filmini çeken Batılılar acaba sormuşlar mı bu Selahaddin niye İngilizce konuşuyor ki diye. Ya da Troya filmindeki her iki toplumunda. 3000 sene önce İngilizce mi vardı. Saçma bir eleştiri. 

Diğer bir eleştiri de Uubatlı Hasan'ın aşk macerası. Aynı kategorilerden örnek göstereceğimiz Troya, Cennet'in Krallığı, Kral Arthur gibi tarihi filmlerde ki aşk konuları. Film; sonu zaten bilinen birşey, elbette ki ana konunun yanında ek konular olacak. Cennet'in Krallığı filminde İtalya kahraman'ın Kudüs prensesiyle şehiri güzelleştirmeye çalışarak evcilik oynamasını ne yapacağız peki. 

Dikkate değer bulduğum bir başka eleştiri. Tarkovski, Eisenstein bu filmi izleseydi ne düşünürdü. Acaba filmi izleyen 6 milyon küsür kişiden kaç kişi bunları tanıyor. Üniversiteler de ders olarak okutulan Eisentein filmlerini kaç kişi biliyor. Entellektüel birikimin varolabilir ama gidipte rastgele bir filmi bu tarz yönetmenlerle  boy ölçtürmek komik. İyi ki Steven Spielberg filmleriyle kıyaslanmıyor ya da Godard'ın filmleriyle.

Batı sineması sadece 10 15 kişiden oluşan yönetmenlerle varolmuyor. İzleyebileceğiniz o kadar çok saçma filmler var ki tarihsel filmler yada bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi. Fetih 1453 gibi sonunu bile getirmeden filmi kapatıyorsunuz. Aslında eleştirilerin altında yatan bir eziklik var. Batı (Avrupa, Abd) bunu yapabiliyor da biz niye yapamıyoruz ezikliği. Bizim neyimiz eksik onlardan. Aynı eziklik filmi yapanlarda da var. Niye o gereksiz efektler kullanılmış. Efekt olmadan tarih filmi çekilmiyor mu. Sinema tarihini öğren, oyunculukları oturt, efektlere vereceğin bilmem ne kadar milyon dolarla oyuncu getirt gerekiyorsa dışarıdan. E sen Hollywood tarzı filmlerle yarışayım dersen, onları izleyenler tarafından da absürd bir şekilde eleştirilirsin. 

Kendi açımdan film tarihi bir film olmuş. Filmin konusu gerçekliğe uygun. Ancak oyunculuklar Sultan Mehmet rolü hariç olmamış. Efektler gereksiz. Filmin geçtiği yılların atmosferi oluşturulmuş. Ve son olarak kostümler. Batı filmlerindekilerden daha iyi gözüküyordu denebilir. Filmi izleyin ama sinemayı bilen birine izlettirmeyin. Eleştirenler gibi gülebilirler. Film Batıvari (amerikanvari, avrupavari) olmuş. Hiç gereği yokken.

Selametle.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.