9 Eylül 2015 Çarşamba

Kürt Sorunu

Yıl 1990

İlkokul 2. sınıftayım. İlk Kürt kökenli arkadaşlarımla tanışmam bu yıl oldu. İbrahim, Tuncay ve Burhan. İbrahim Erzurum"dan, diğerleri de Muş"tan gelmişlerdi. Pkk terörü sebebiyle Batı"ya göç eden kürt ailelerinden.


İlkokul 4. sınıftayken bir gün Burhan okula bisikletle geldi. Aynı gün öğle arasında öğle yemeği için bizim eve gittik. O dönem varolan terör olayları nedeniyle annem sinirlenip bağırmıştı. Ne için Kürt çocuğunu eve getiriyorsun diyerek. Hiç birşey yemeden okula döndük.

Yıl 2010.

Askerden döneli birkaç ay oldu. İstanbul"da iş aramam sebebiyle ailemin yanına ancak bayrmda gidebildim. Eve gece yolculuğu yapıp, sabah ulaştım. geldiğim gibi de hemen uyudum. Annem saat onbir sıralarında uyandırdı. Kahvaltı için. Tek başıma kahvaltı yaparken, annem "biliyor musun, sınıf arkadaşın bizim kiracımız oldu artık" dedi. "Kimmiş benim sınıf arkadaşım" diye cevap verdim.

- Bedrettin.

- Hatırlayamadım, dedim.

Bedrettin ve eşinden bahsetti. Ne kadar iyi, efendi ve terbiyeli insanlar olduklarından da. Hatta eşiyle (gelin diyordu)  nasıl turşu yaptıklarından.

Akşam üzeri Bedrettin geldi. Görünce hatırladım. Burhan"ın amcaoğlu. Sınıf arkadaşım değildi ama hatırladım.

Türk ve Kürtlerin arasındaki sorun sanırım ırk, dil yada din değildi. Aynı dinden olsalar bile, sorun iletişimdi. 20 yıl önceki Kürtlere ii gözle bakmayan ailem, Kürtlerle olan iletişimi sonucu düşünceleri değişmişti.

90"lı yıllarda doğu"dan birlerce Kürt ailesi batı"ya göç etti. Pkk terörü nedeniyle. Doğup büyüdüğüm ilçe"ye ise Muş ve Van"dan göç eden oldu. İlk gelenler evlerini Türklerin oturdukları mahallelere yaptılar. Arkadaşlarımda onlardandı. Sonraki gelenler ise kendilerine ayrı bir mahalle kurdular. Sonradan gelenlerin mahallesine kürt mahallesi dendi. Ve aradaki iletişim yok denecek kadar az. İlk gelenler ile ise bir sorun olmadı.

Yıl 2011

Bayram ziyareti için ailemin yanına gittim. Yine gece gidip, sabah vardığımda hemen yatağa geçip uyudum. Annem uyandırdı. Kahvaltı zamanı. Kahvaltıya başladığımda annemin memleketten verdiği haberleri de dinlemeye başladım. Bütün günü de öyle geçirdim. Akşam üzeri babam geldi. Balkona çıkıp, balkonda oturmaya başladık. Annem "Babanı kürt çocukları döveceklermiş, o yüzden balkon"a çıktık" dedi. O kürt mahallesinde ki yeni nesilmiş. Niye döveceklermiş diye anneme sebebini sordum. Dedi ki; Baban işyerinde kürt çocuklarından birisine küfür etmiş, O"da o yüzden arkadaşlarını toplayıp iki gecedir bağırıp küfür ederek kapının önünden geçiyorlar.

- Eeee dedim; polis çağırın.

1992-1993 Yılları

Babam yeni bir ev yapmak için patronun yıkılan atölyesini parçalayarak, binanın içinden çıkan demirleri toplamıştı. Patronu binayı yık, demirleri senin olsun, böylelikle demire para vermezsin ev yapmak için demiş. Yaklaşık 3-4 gün sürdü. Tabi beni de yanında yardım için götürerek. Şubat ayı. Okullar ara tatilde. Heryer kar. 10-11 yaşındayken babamla o koca binayı, duvarlarını, kirişlerini nasıl yıkıp parçaladığımızı çok iyi hatırlıyorum. Ve babamdan nasıl küfür ve fırçalar yediğimi de hatırlıyorum.

O dönem batı"ya göç eden Kürtler gittikleri yerlerde mahalleler kurup, oranın halkıyla iletişim kurmaması sonucu günümüzde bu tür sorunlar çıkmaya başladı. İstanbul yada batıda ki büyük şehirlerde sadece kürtler değil, diğer il ve yörelerden gelenlerde aynı. Onlarda kendi hemşehrileriyle mahalleler kurup yaşamaya başladılar. Hatta derneklerini bile geldikleri yere göre kurdular.

7 Haziran 2015 genel seçimleri sonrası Akp-hdp (pkk) çatışması (danışıklı dövüş) başladı. Bunu yazarken de durum; batıda ki bir çok Türk, Kürtlere karşı linç girişimi, yakıp-yıkma ve yağmalamaya başladılar. 90"larda ki bu kardeşlik, barış gibi söylemlerin sadece söylemde kaldığını sanırım söylememe gerek kalmadı. Son yaşananlar ortada.

Ermeni ve Rumların zamanında başına gelenlerin aynısınında Kürtlerin de başına gelmemesi için, görebildiğim tek şey kültürlerin ve geleneklerin ortaklaştırılması, paylaşılması gerekiyor. En önemlisi hatta ilk yapılması gereken kutuplaşmış bu topluluklar arasında kültür (ve gelenekler) iletişimini sağlamak. Aksi takdirde her iki topluluk arasında kapanmayacak bir yara, bir kopukluk, bir düşmanlık olacaktır ki; gelecek için hiçte iç açıcı bir durum değil.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.