İnsanoğlu
topluluklar halinde yaşamaya başladıklarından beri kendilerini diğer
toplumlardan ayırmak için belli semboller (simge) kullanmışlardır. Bunların
bazıları dini yada devlet simgeleri olarak günümüzde varlıklarını sürdürürler.
İlk akla gelen hristiyanlığın simgesi haç gibi.
Hristiyan
cristian sözünün türkçe söylenişidir. Eski yunanca söz olan croce’den (kıroçe)
cristian sözü türemiştir, croçe çarpı demektir. Hristiyanlığın doğuşu iki bin
yıl önce olduğuna göre, M.Ö. 500’ler de yaşamış Platon, Aristo gibi filozoflara
Greko denmesi biraz absürd olmaktadır. Ki bu insanlar kendilerine Greek
demiyorlar, yaşadıkları yada ait oldukları şehirlere göre kimlik biçiyorlardı.
Atinalı gibi.
Bir başka simge
de ay yıldızdır. Türkiye bayrağının da sembolüdür. Osmanlı hakimiyetinde
yaşamış bir çok millet, dini gruplar hala ay yıldız simgelerini bayraklarında
kullanırlar. Antik ortadoğu’da ay
yıldızın farklı bir anlamı vardır. İki toplum arasında savaş sonucu, galip
taraf zaferinin simgesi olarak günü simgeleyen Güneş’i alırken, kaybeden taraf
gecenin simgesi Ay’ı alır.
Böylelikle Ay
yıldız simgesi ise bilinçaltında hem kazanın hem de kaybedenin birlikte
yaşadığı toplum anlamı, bana daha çok mantıklı gelmektedir.
Son 2 yüzyıldır,
bilimin, teknolojinin, felsefenin gelişmesiyle düşün dünyası da değişikliğe
uğramıştır, ve gelişmiştir. Günümüze uygun yada uygun olmayan bir çok
ideolojiler ortaya çıkmıştır. En bilineni sol sağ düşünceleridir. Avrupa’ya
özgün bir sağ sol anlayışı, Türkiye’de tamamen aynı olmamaktadır. Sağ sol
anlayışı Türkiye’de kendisine özgü olarak kendi kaderi içinde gelişip günümüze
gelmiştir. 2016 yılında, yaşadığımız şu günler de dahi kendilerini belli
simgelerle, sembollerle anlatan, tanıtan bir çok sosyal yada siyasi gruplar
vardır.
Rock’çılar gibi.
1970’li yıllarda
günümüze kıyasla sağ sol ayrımı daha belirgindir. Şuan kavramlar ve tanımlar
birbirlerine girdikleri için insanlar tarafından pek anlaşılamıyor. 70’li
yıllarda sol düşünceye sahip birisini kolayca ayırtedebilirsiniz, diğerlerinden.
Bu durum sağ düşünce sahipleri içinde geçerlidir. Solcu birisini üzerine
giydiyi koyu yeşil (haki) parka’dan hemen tanıyabilirsiniz. (idealize ettikleri
che guevera ve mao’ya bakarak kendilerini onlara benzetirlerdi) Yada bıraktığı
stalin tarzı bıyığından. Sağcı birisini tanımakta zor olmamaktadır. Ülkücü
bıyığını (bilge kağandan ortaasya geleneği) ülkede tanımlayamayacak birisi
yoktur. 70’li yıllarda güvenlik güçleri için sağcıyı yada solcuyu ayırtedememe
gibi bir sorunu olmadı.
Her iki siyasi
grup içinde bu tarz simgeler belirleyici unsur olmuştur. Ki Temmuz’un
sıcağında, sokakta yürüyen koyu yeşil parkalı birisini sağcı mı solcu mu diye
fikir yürütmek, komik olur.
80 sonrası bu
belirleyici sağ sol unsurları yok olmuş gibi gözüksede, varlıklarını hala devam
ettiriyorlar. Ancak 80 sonrası aramıza katılan yeni sosyal siyasi simgeler de
var.
Türban.
Türban farsça bir
sözcük. Türkçe’ye tülbent olarak geçmiş. Farsça’da ki anlamıyla yada
kullanımıyla Türban, başa belli bir
disiplin içinde sarılan bir giysi. Osmanlı döneminde bu belli bir disiplin
içinde başa sarılan giysiye sarık denir. Genellikle erkekler kullanır.
Padişahların başlarında bolca görürüz. Kadınlar da az. Yada dikkate değer bir
simge değil.
İran devrimi
sonrası (islam devrimi) Farsların hem erkekler, hem de kadınlar için
ürettikleri ve giymelerinin zorunlu olduğu bir giysi haline getirildi. İran
Irak savaşı ortasında Farslar bu yeni akımı yayma fırsatı bulamadılar. Savaşın
sonlarına doğru, 1987 yıllarında yayma
girişimleri başladı. Türkiye’ye de bu yıllarda girdi türban konusu yada sorunu.
İslam siyasi bir hareket olarak yeni bir boyut, konum kazandı. 70’li yılların
Erbakan’lı Milli Selamet Partisi gibi islam temelli düşünce akımları İran
devrimi sonrası değişikliğe uğradı. İslamcılar daha militanlaştılar.
İslam’ın siyasi
bir hareket olarak gözükmesinin sebebi, benim için Humeyni’nin islam hakkında
ki bir sözüdür.
- - İslam
politik değilse, hiçbirşey değildir.
80’ler ve
90’ların Türkiye’de yayılma alanı kısıtlı olsa da, Türban ses getirmiştir. Dönemin
aydınları tarafından tartışılmış, türban’ın tarifleri yapılmış, türban ve baş
örtüsü ayrımının tanımları da yapılmıştır. Sovyetlerin dağılması ve Rusya’nın
ekonomik ve siyasi gücünü kaybetmesi sonucu, Batı yönünü ortadoğu’ya
çevirmiştir. İslamcı hareket Batı proparagandası sayesinde (belirli şekillerde
ortadoğu’yu kontrol amaçlı, siyasal islamcı grupları destekler) palazlanmıştır.
Türkiye gibi bir çok ülke’ye tehdit unsuru olmuştur. (Pakistan)
Çok geçmeden,
İslamcı siyasal gruplar 2000’li yıllarda gerilla faaliyetlerine geçmiştir. (batı
desteklerini unutmamak gerek)
Batı bu islamcı
gerilla faaliyetinin tarifini islami terör olarak yapar.
11 Eylül sonrası
taliban bütün dünyaca tanınan en tehlikeli terörist grup olmuştur.
Irak ve
Afganistan işgalleri sonucu terör eylemleri durmuş gibi gözükse de, Suriye iç
savaşı sonrası daha da tehlikeli bir hal almıştır. Suriye ve hemen yanı başında
ki Irak’ta İslamcı gerilla savaşı başlamıştır.
ISID.
Irak Şam İslam
Devleti.
İki yıldır dünya
komuoyunda endişelere sebep olması, bir çok ülkede bazı önlemlere alınmasını
sağlamıştır.
Bir kaç ay önce
bir İtalyan TV kanalını izlerken, bir programa rastladım. Program yapımcıları
bir kişiyi ISID militanı (gerillası) gibi giydirip, Milano sokaklarına
çıkarmışlar. Uzun sakal ve saçlarıyla sokaklarda ve caddelerde dolaşırken
insanlar cazzo (hassiktir) diyerek kaçışıyorlardı. Artık uzun sakal ve saç
bırakmak ve arap yerel kıyafetleri giymek, batı’da bir siyasal simge haline
gelmiş. Program yapımcıların İtalyanların tepkilerini ölçmek için yaptığı
sosyal deney, ben de kıyafetin, saçın, sakalın da siyasal simge olduğunu
görmemi sağladı.
Türkiye’de de çok
farklı değil.
Geçen yıl
sakalları var diye, Türkiye’de bir kişi ISID militanı sanılıp sokak ortasında
öldürüldü.
Yazıyı yazmama
sebep olan geçen haftaki Tacikistan’da yaşanan bir olaydı. Tacikistan güvenlik
güçleri sakallı ve türban giymiş kişileri yakalamışlar. Sakallıların sakalları
kesilmiş, Türbanlıların türbanları çıkartılmış. Bir islamcı militan’da bunu
twitter’da paylaşmış. Demokratik bir hareket olmadığından yana görüş
bildirmişler.
Tacikistan gibi
Türkmenistan ve Özbekistan’da da siyasal islamın yayılmasına engel olunuyor.
Demokratik
hareketlerin eleştirilmesi, demokrasiyi tren olarak görenler olunca, insanın
ister istemez gülesi geliyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.