28 Ocak 2016 Perşembe

Siyasi Simge

İnsanoğlu topluluklar halinde yaşamaya başladıklarından beri kendilerini diğer toplumlardan ayırmak için belli semboller (simge) kullanmışlardır. Bunların bazıları dini yada devlet simgeleri olarak günümüzde varlıklarını sürdürürler. İlk akla gelen hristiyanlığın simgesi haç gibi.

Hristiyan cristian sözünün türkçe söylenişidir. Eski yunanca söz olan croce’den (kıroçe) cristian sözü türemiştir, croçe çarpı demektir. Hristiyanlığın doğuşu iki bin yıl önce olduğuna göre, M.Ö. 500’ler de yaşamış Platon, Aristo gibi filozoflara Greko denmesi biraz absürd olmaktadır. Ki bu insanlar kendilerine Greek demiyorlar, yaşadıkları yada ait oldukları şehirlere göre kimlik biçiyorlardı. Atinalı gibi.

Bir başka simge de ay yıldızdır. Türkiye bayrağının da sembolüdür. Osmanlı hakimiyetinde yaşamış bir çok millet, dini gruplar hala ay yıldız simgelerini bayraklarında kullanırlar. Antik ortadoğu’da  ay yıldızın farklı bir anlamı vardır. İki toplum arasında savaş sonucu, galip taraf zaferinin simgesi olarak günü simgeleyen Güneş’i alırken, kaybeden taraf gecenin simgesi Ay’ı alır.

Böylelikle Ay yıldız simgesi ise bilinçaltında hem kazanın hem de kaybedenin birlikte yaşadığı toplum anlamı, bana daha çok mantıklı gelmektedir.

Son 2 yüzyıldır, bilimin, teknolojinin, felsefenin gelişmesiyle düşün dünyası da değişikliğe uğramıştır, ve gelişmiştir. Günümüze uygun yada uygun olmayan bir çok ideolojiler ortaya çıkmıştır. En bilineni sol sağ düşünceleridir. Avrupa’ya özgün bir sağ sol anlayışı, Türkiye’de tamamen aynı olmamaktadır. Sağ sol anlayışı Türkiye’de kendisine özgü olarak kendi kaderi içinde gelişip günümüze gelmiştir. 2016 yılında, yaşadığımız şu günler de dahi kendilerini belli simgelerle, sembollerle anlatan, tanıtan bir çok sosyal yada siyasi gruplar vardır. 

Rock’çılar gibi.

1970’li yıllarda günümüze kıyasla sağ sol ayrımı daha belirgindir. Şuan kavramlar ve tanımlar birbirlerine girdikleri için insanlar tarafından pek anlaşılamıyor. 70’li yıllarda sol düşünceye sahip birisini kolayca ayırtedebilirsiniz, diğerlerinden. Bu durum sağ düşünce sahipleri içinde geçerlidir. Solcu birisini üzerine giydiyi koyu yeşil (haki) parka’dan hemen tanıyabilirsiniz. (idealize ettikleri che guevera ve mao’ya bakarak kendilerini onlara benzetirlerdi) Yada bıraktığı stalin tarzı bıyığından. Sağcı birisini tanımakta zor olmamaktadır. Ülkücü bıyığını (bilge kağandan ortaasya geleneği) ülkede tanımlayamayacak birisi yoktur. 70’li yıllarda güvenlik güçleri için sağcıyı yada solcuyu ayırtedememe gibi bir sorunu olmadı.

Her iki siyasi grup içinde bu tarz simgeler belirleyici unsur olmuştur. Ki Temmuz’un sıcağında, sokakta yürüyen koyu yeşil parkalı birisini sağcı mı solcu mu diye fikir yürütmek, komik olur.

80 sonrası bu belirleyici sağ sol unsurları yok olmuş gibi gözüksede, varlıklarını hala devam ettiriyorlar. Ancak 80 sonrası aramıza katılan yeni sosyal siyasi simgeler de var.

Türban.

Türban farsça bir sözcük. Türkçe’ye tülbent olarak geçmiş. Farsça’da ki anlamıyla yada kullanımıyla Türban,  başa belli bir disiplin içinde sarılan bir giysi. Osmanlı döneminde bu belli bir disiplin içinde başa sarılan giysiye sarık denir. Genellikle erkekler kullanır. Padişahların başlarında bolca görürüz. Kadınlar da az. Yada dikkate değer bir simge değil.

İran devrimi sonrası (islam devrimi) Farsların hem erkekler, hem de kadınlar için ürettikleri ve giymelerinin zorunlu olduğu bir giysi haline getirildi. İran Irak savaşı ortasında Farslar bu yeni akımı yayma fırsatı bulamadılar. Savaşın sonlarına doğru,  1987 yıllarında yayma girişimleri başladı. Türkiye’ye de bu yıllarda girdi türban konusu yada sorunu. İslam siyasi bir hareket olarak yeni bir boyut, konum kazandı. 70’li yılların Erbakan’lı Milli Selamet Partisi gibi islam temelli düşünce akımları İran devrimi sonrası değişikliğe uğradı. İslamcılar daha militanlaştılar.

İslam’ın siyasi bir hareket olarak gözükmesinin sebebi, benim için Humeyni’nin islam hakkında ki bir sözüdür.

-         -  İslam politik değilse, hiçbirşey değildir.

80’ler ve 90’ların Türkiye’de yayılma alanı kısıtlı olsa da, Türban ses getirmiştir. Dönemin aydınları tarafından tartışılmış, türban’ın tarifleri yapılmış, türban ve baş örtüsü ayrımının tanımları da yapılmıştır. Sovyetlerin dağılması ve Rusya’nın ekonomik ve siyasi gücünü kaybetmesi sonucu, Batı yönünü ortadoğu’ya çevirmiştir. İslamcı hareket Batı proparagandası sayesinde (belirli şekillerde ortadoğu’yu kontrol amaçlı, siyasal islamcı grupları destekler) palazlanmıştır. Türkiye gibi bir çok ülke’ye tehdit unsuru olmuştur. (Pakistan)

Çok geçmeden, İslamcı siyasal gruplar 2000’li yıllarda gerilla faaliyetlerine geçmiştir. (batı desteklerini unutmamak gerek)

Batı bu islamcı gerilla faaliyetinin tarifini islami terör olarak yapar.

11 Eylül sonrası taliban bütün dünyaca tanınan en tehlikeli terörist grup olmuştur. 

Irak ve Afganistan işgalleri sonucu terör eylemleri durmuş gibi gözükse de, Suriye iç savaşı sonrası daha da tehlikeli bir hal almıştır. Suriye ve hemen yanı başında ki Irak’ta İslamcı gerilla savaşı başlamıştır.

ISID.

Irak Şam İslam Devleti.

İki yıldır dünya komuoyunda endişelere sebep olması, bir çok ülkede bazı önlemlere alınmasını sağlamıştır.
Bir kaç ay önce bir İtalyan TV kanalını izlerken, bir programa rastladım. Program yapımcıları bir kişiyi ISID militanı (gerillası) gibi giydirip, Milano sokaklarına çıkarmışlar. Uzun sakal ve saçlarıyla sokaklarda ve caddelerde dolaşırken insanlar cazzo (hassiktir) diyerek kaçışıyorlardı. Artık uzun sakal ve saç bırakmak ve arap yerel kıyafetleri giymek, batı’da bir siyasal simge haline gelmiş. Program yapımcıların İtalyanların tepkilerini ölçmek için yaptığı sosyal deney, ben de kıyafetin, saçın, sakalın da siyasal simge olduğunu görmemi sağladı.

Türkiye’de de çok farklı değil.

Geçen yıl sakalları var diye, Türkiye’de bir kişi ISID militanı sanılıp sokak ortasında öldürüldü.
Yazıyı yazmama sebep olan geçen haftaki Tacikistan’da yaşanan bir olaydı. Tacikistan güvenlik güçleri sakallı ve türban giymiş kişileri yakalamışlar. Sakallıların sakalları kesilmiş, Türbanlıların türbanları çıkartılmış. Bir islamcı militan’da bunu twitter’da paylaşmış. Demokratik bir hareket olmadığından yana görüş bildirmişler.
Tacikistan gibi Türkmenistan ve Özbekistan’da da siyasal islamın yayılmasına engel olunuyor.


Demokratik hareketlerin eleştirilmesi, demokrasiyi tren olarak görenler olunca, insanın ister istemez gülesi geliyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.