27 Mart 2017 Pazartesi

Parti Devleti

Birkaç gündür twitter'a girdiğimde parti devleti sözü gözüme çarptı. Kendisine solcu, muhalif diyen kişiler tarafından 16 nisan referandum sonucu 'Evet' çıkarsa, AKP'nin parti devletine dönüşeceği yönünde sözlerdi bunlar. Merak edip, ekşi sözlükte de yazmışlarmıdır acaba bu konuyu diye girip baktım. 20 küsür bilgi vardı. Belki sadece 5-6 tanesi 2010 sonrasına ait, geri kalanlarının tamamı AKP'nin 2010 sonrasının oluşturduğu pozisyonunu anlatan bilgiler.

AKP'nin faşizme geçtiğini, BAAS rejimine benzer bir sistem kuracağı yönünde endişelerini belirten yazılar. AKP'nin her yaptığını 'Parti Devleti'ne örnek olarak gösteriyorlardı. Ve bunları yazanların çoğunluğu solcular(!)

Kişi, soramadan edemiyor. 2010 öncesi, neredeydiniz?

Ergenekon davası süresince, 'Türk Askeri' terörist damgası yerken, neredeydiniz?

Devlet kurumlarına insan yetiştiren ünivsersite rektörleri (Yücel Aşkın) neredeydiniz?

......

Bu sorulara kendisine muhalif, solcu diyen kişilerin cevabı muhtemelen şöyle olur. AKP, 2010 öncesi daha özgürlükçüydü!!! (daha doğrusu liberaldi)

Bu solcuların hem liberalizmi yerin dibine sokmalarına, hem de liberal ülkelerin uygulamalarını sol diye övmelerine bayılıyorum. Kendi ideolojileri olan sosyalizmin uygulandığı ülkelerde ki sorunları görmezden gelip sadece güzel taraflarını anlatmalarına da ayrı bayılıyorum. Yaptıkları şey ise pragmatizm falan da değil, bildiğiniz orostopolluk.

Bu yazıyı yazmadan önce internet üzerinde yazılmış bir kaç şeyi de gözden geçirdim. Verilen örnekler daima 1930'ların İtalya'sında ki faşizm ile  aynı dönemin Almanya'sında ki nazizmdi. Bir  de 30'ların Türkiye'sinin Chp'si.

CHP'nin o dönemde üstlendiği görevi, faşizm ile nazizm ayarında görmek sadece bizim solcularımıza özgü.

CHP'nin o dönem üstlendiği görev, devleti kurup (kuruculuk) geliştirmekti. İtalya'da ve Almanya'da zaten varolan devlet'i kendi çıkarları uğruna dönüştürmek değil. İtalyan ve Alman devletleri Faşist ve Nazi Partileri'nden 30-40 yıl önce zaten kurulmuşlardı. Türkiye'de ki durum ise İtalya ve Almanya'dan ziyade Rusya'nın durumuna benziyordu. Ki zaten Türkiye'de ki CHP ile Rusya'da ki komünist parti benzer görevler edindiler yeni devleti kurma'da. Her iki partide eski krallık, padişahlık sistemleri yerine parlamanter sistemi getirtiler. CHP'yi Faşist Parti'ye veya Nazi Parti'sine benzetmek tarihten anlamamak demektir.

Bir başka verilen örnek de, BAAS partisiydi. Tam anlamıyla CHP'nin 30'larda üstlendiği görevi üstlenmediler ama çok yakındır devlet anlayışları. BAAS partisini de 30'ların CHP'si gibi faşizm'e benzetmek yersizdir. BAAS partisinin başarısızlığa uğraması ise sanırım CHP'nin daha doğrusu M. Kemal Atatürk'ün yaptığı batı ile diplomatik ilişkileri iyileştirme yerine ilişkiyi kesme olmuştur.

Ortalıkta sürekli söylenen, AKP parti devleti haline dönüşecek midir? Faşist ve Nazi partilerine benzer bir şekilde mi hareket edecekler yoksa CHP'nin kurucu görevini mi üstleneceklerdir.

AKP'ye göre CHP'nin kurucu görevini üstleniyorlar. En azından yeni anayasa söylemleri bu yönde.

Bu ne kadar gerçeği yansıtıyor.

Teker teker bakalım verilen örneklere.

Faşist Parti ve Nazi Parti'lerinin yaptıkları. Her iki parti'de Amerikan karşıtlığı, kapitalizm karşıtlığı üzerine kurdular politik söylemlerini. Bize ve bütün ortadoğu'ya geçen bu Amerikan karşıtlığı ( Amerikan emperyalizmi söylemleri), Faşist ve Nazi Parti'si söylemleri sayesinde olmuştur. Daha sonra bu söylemi ikinci dünya savaşı sonrası Sovyet Rusya üstlenmiştir.

Ancak AKP'nin 2002'de başa gelmesi sonrasında böyle bir politik söylem yoktur. Bir ABD projesi olan BOP için 'Ben BOP eşbaşkanlarından birisiyim' diyen bir AKP vardır.

BOP projesi Irak'ta uygulamaya geçtiğinde; AKP, Avrupa Birliği'ne gireceğiz söylemleriyle 2007'ye kadar bütün ülke'yi oyalarken, oylarını arttırarak tekrar iktidar olmuştur. 2007 sonrası ise Avrupa Birliği söylemi unutulmaya başlanmıştır. Yani, Nazi Partisi ve Faşist Parti'nin kapitalizm ve Amerikan karşıtlığı AKP'de yoktur.

CHP benzetmeleri de yersizdir. CHP kurucu görevi üstlenirken, ülke'de yerli fabrikalar kuruluyordu.  En basit örnek, uçak fabrikası kurulmuştu ve üretilen uçaklar ihraç ediliyordu.

Uzun yıllar boyunca Türkiye'de önemli bir yere sahip olan TEKEL firması AKP tarafından Batı'lı kapitalist şirketlere satıldı. Milli sermaye denilen bir çok yerli firma AKP tarafından kapatılıp, ya Batı'ya satıldı yada AKP'li milletvekillerinin akrabalarına satıldı.

CHP'nin yaptığı gibi kuruculuk görevi, anayasa yapmaktan geçmiyor. Devlet kurumlarını geliştirmekden geçiyor. AKP ise CHP'nin yaptığının tam tersini yapıyor. Dolayısıyla 'AKP, CHP'nin 1930'larda yaptığı kuruculuk görevini yapıyor' sözü absürd kaçıyor.

Evet'li Hayır'lı seçimden sonra oluşacak olan durum 'Parti Devleti' değildir. Uydu devlet'tir. Bütün ekonomik kurumlarını Batı'ya ve iktidarın akrabalarına satılmış bir ülke, Parti Devlet'i olamaz.

Ekonomik olarak dışa bağlı olan devlet yapılanmaları aynı zamanda politik olarak da bağımlıdır. Parti Devleti' ise dışa bağımlı değildir. 1930'ların 'Parti Devleti' yapılanmaları olan İtalya, Almanya, Türkiye ve Rusya bağımsız ülkelerdir. Kendi ekonomik sistemleri olduğu gibi kendi politik sistemleri vardır. BAAS Partisi'de ekonomik bağımsızlık olarak bu sistemlerinin yanında yer alır.

Sonuç olarak AKP ile gideceğimiz yer ve zamanda 'Parti Devleti' olmayacaktır ama AKP bu ülke siyasetinden gittikten sonra 1930'larda kuruculuk görevini üstlenen CHP' gibi bir partiye ihtiyaç duyabiliriz. Devleti tekrar kurup geliştirmek için AKP yada AKP benzeri dışa bağımlı olmayan (bakınız; 'Ben BOP  eşbaşkanıyım') bir parti ile 'Parti Devleti' anlayışıyla devlet eski haline getirilebilinir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.