İki ezeli futbol takımı. Yüzyıldan fazla süren müsabakalar. Son olarak 6 Nisan'da karşılaştılar. Galatasaray'ın 1-0 üstünlüğüyle sona erdi. Fenerbahçe'de yenebilirdi. Yahut berabere de bitebilirdi. Herşey olabiliyor futbolda hayatta olduğu gibi. Galatasaray yenmiş olmasına rağmen şuan ki 7 (+3) puanlık farkı kapatması bir hayli zor gözüküyor. Fenerbahçe maçı öncesi son 3 maçta 6 puan kaybetti. Chelsea maçındaki kötü futbol bu maçlara yansımış gözüküyor. Nasıl olduysa Fenerbahçe'yi yenmeyi başardılar. Teknik direktörleri
Mancini'nin biz daha çok pozisyona girdik, 2. golü de bulabilirdik, şansımız yaver gitmedi açıklaması da pek bir şey değiştirmiyor. Galatasaray sadece 1 gol atarak yenebildi Fenerbahçe'yi.
Doğru dürüst maç izlemeyeli 10 yıldan fazla olmuştur. En son hatırladığım kadarıyla Türkiye-Polonya eleme maçını izlemiştim. Maç 2-1 Polonya'nın üstünlüğüyle bitmişti. O gün bu gündür maç izlemiyorum. Ancak özellikle son dönemde az çok Galatasaray'ı takip ederim, ne yapıyor, ne ediyor diye. Ve Şuan ki bulunduğu konumdan hiç hoşnut değilim. Bu ligde ki 10 puanlık farktan dolayı değil elbette. Galatasaray yönetimi başı sıkıştığı anda Fatih Terim'i getiriyor takımın başına. Fatih Terim de son 2 yılda şampiyon yapmış takımı. Ve 5-6 ay önce de yönetim tarafından kovuldu. Drogba ve Sneijder gibi Avrupa'da isim yapmış iki futbolcu gelmiş onun döneminde. Yönetim tarafından kovulup yerine de Mancini getirildi. Ne alakaysa Mancini. Mancini de takım üzerinde öyle köklü değişikliklere de gitmedi. Var olan kadroyla devam etti. Devre arasında Telles diye birisini getirdi. Kayda değer herhangi bir yenilik ya da takım üzerinde daha farklı bir oyun anlayışı oluşturmadı. Şampiyonlar liginde gruptan çıktı ancak öneleme maçında Chelsea'ye elendi. Lig'de ikinci durumda. Birinci olup şampiyon olması mucize gibi birşey. Yönetimin teknik direktörü değiştirmesi bir işe yaramamış gözüküyor. Bu durumda Galatasaray taraftarını açıkçası sıkıyor.
Galatasaray idari yönetimi ve Teknik Direktör iyimser gözükse de takımın gidişatı pek olumlu değil. Önümüzde ki sezon Galatasaray'ın durumu bu sezonkinden farklı olmaz. Niye ki derseniz, açıklaması basittir. Örnek alacak ya da karşılaştırma yapılacak takım yine Galatasaray'ın kendisidir. Yani 14 - 15 yıl önceki takım. 4 yıl üst üste şampiyon olduğu için değil. Galatasaray'ın maçı varken izleyenin Galatasaray'ın futbolundan zevk almasıydı. Şimdi kaç kişi oynanan futboldan zevk alıyor ki. Fenerbahçe karşısında alınan 1-0'lık galibiyetten mutlu olan insanlar var.
Galatasaray takip ediyorum demiştim, ediyorum da. Kadrosunda 10 yabancı futbolcusu var. Yabancı oyuncu alırsın, getirirsin, oynatırsındır da. Ama 10 yabancı oyuncu getirip 10'unu da oynatırsan geriye sadece bir yerli oyuncu yeri kalır. Ki 10 yabancıyı da oynatmıyorsun. O zaman o 10 tane oyuncuyu niye getirdin. Oynatacağın kadar, takıma artı değer kazandıracak kadar oyuncu getir. Son maç olan Fenerbahçe maçında 6 yabancı 5 yerli oynadı. Zamanında Fenerbahçe ile dalga geçilirdi yabancı oyuncuları çok fazla diye. Şuan Galatasaray'ın 1 oyuncu fazlalıkla Fenerbahçe'den fazla oyuncusu var. Öyle olunca tabi normal olarak takım içinde bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor. Telles, Ambarat, Ontivero, Hajrović, Burdisso gibi oyuncuların ne işe yaradığını birisi açıklık getirirse aynı yetenekte Türkiye'de düzinelerce futbolcu varken seviniriz. Selçuk ve Burak'ın sorun çıkarıyor gibi gözükmesi aslında bu kadar yabancı oyuncu fazlalığındandır. O isim yapmış oyuncular Drogba ve Sneijder'da bu takıma Şampiyonlar liginde oynuyorlar diye geldiler. Kendilerini Şampiyonlar liginde gösterecekler. Türkiye liginde değil. Galatasaray'a her zaman söylendiği gibi acilen bir operasyon yapılıp yukarıda saydığım o vasat oyunculardan kurtulunması gerekiyor. Aksi takdirde yukarıda yine söylediğim gibi gelecek sezon bu sezondan farklı olmayacak. Yazık olmuş takıma.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İtalya
Akp
Bilim Kurgu
Ece Temelkuran
Kürtçe
Deniz Feneri
Nostradamus ve Türkiye'nin Geleceği
İtalyan Yemekleri
İtalyanlar
'Ben Atatürkçü Değilim' Murat Menteş
15 Şubat Yaklaşırken
21 Mart Nevros
22 Nisan
A. Snurov kimdir ?
Abdullah Öcalan
Akil Adamlar
Ali Rıza Demircan
Ana Dilde Savunma Hakkı
Arabesk
Aydınlık'ta iki isim değişti
Aylin Tekiner ve Heykel
Belge yayınları
Birsen Tezer ve yeni dönem pop şarkıları
Bulut Atlası
Bülent Arınç
Caner Taslaman
Cemaat
Cemіl İрekçi
Cumhuriyet Gazetesi
Cеm Mumcu
DSIP ve Marksist.org'un Emperyalizm ile İmtihanı
Doğru Namaz'ın yolu Doğru Seks'ten geçer
Ece Temelkuran ve Pizza
Elest Yayınevi
Elif Çakır
Elif Şafak
Ermeni Soykırımı
Esra Elönü Nedir
Ferec Kürtçe Heavy Metal
Filistin
Filistin 194. Ülke
Hanifi Kayıkçı
Hobbit ve Felsefe
J. J. Abrams
Jared Diamond
Kamil Sönmez
Kokain
Korku Filmleri
Madonna
Makarna
Mehmet Ali Birand
Milliyetçilik
Napoli
Nihal Bengisu
Pelin Batu
Pink Floyd
Pizza
Pkk
Progressive rock
Ragıp Zarakolu
Rock
Roger Waters
Satanist
Selahaddin Eyyubi
Selis Yayınları
Sessiz Tepe
Sibel Üresin
Sivas Katlliamı
Star Trek
Sucuk
Sırrı Sakık
Taciz
Taciz ve Tecavüz
Tecavüz
Tüfek Mikrop ve Çelik
Türkiye'de Progressive Rock
İbo Mahir ve Deniz
İbrahim Kaypakkaya Kimdi
İlhan İrem Vardı Noldu O'na
İngiltere ‘Kürt Soykırımı’nı tanıdı
İsrail
İtalyan Kahvesi
İtalyanca
İtalyanlar 1. Bölüm
İtalyanları Türklere Bakışı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.