5 Ekim 2017 Perşembe

La İlahe İllallah ne demek?



2006 yılının ocak sonu şubat başı şans eseri bulmuştum. İş ilanında veri giriş elemanı yazıyordu. Lise'de aldığım daktilo eğitimin ve bilgisayar kullanımına olan düşkünlüğüm sayesinde randevu alıp, iş görüşmesine gitmiştim.

İş görüşmesindeki 'en son ne işinde çalışıyordun' sorusuna; film deyince, kitapçının ilgisini çekmiştim. Ne tarz filmler dediğinde de cevabım; son olarak Marquez'in (edebiyatçı Marquez) belgeselini hazırlamıştık, demiştim. Bu cevap sayesinde kitap sektörüne ve dünyasına pratik olarak geçiş yaptım.

İlk bir kaç ay sesimi kısarak, ne denildiyse onu yapmaya çalıştım. Çünkü restleşecek, zıtlaşacak durumda değildim. Akrabalarımın yanında kalmamdan dolayı bazı sorunlarım vardı. Kısa zamanda onların yanından ayrılıp, kendime ev bulmam gerekiyordu. Kitapçı işine girdikten 3-4 ay sonra biriktirdiğim parayla kiralık bir ev bulup, akrabalarımla ilişkimi tamamen bitirdim. Bu arada işyerinde, kitapçılığa ömrünü vermiş (1970'lerde milliyet gazetesinde çalışmış birisiydi) kişinin de güvenini kazandım. 2006'nın ikinci yarısında artık kimi zaman abi-kardeş kimi zamanda baba-oğul gibiydik. Sayesinde kitap işini çok farklı bir şekilde öğrendim.

'La İlahe İllalah' ile ne alakası var mı derseniz?, evet var. Çünkü 'La ilahe' de ki 'ilah, tanrı yoktur' ifadesinin yorumunu yada felsefesini ilk kez bana kitapçılığı öğreten kişinin ağzından duymuştum.

Patron ile aramı yeni yeni ısıtmaya başlamıştım. Bir gün kapı çalındı, internet sitesinden adresi alıp, gelmiş. Kur'an kerim ve bir kaç dini kitap istiyor. Dedim, sitede olanları burada tutmuyoruz, sipariş edildiği takdirde temin edip müşteriye veriyoruz. Sonra patron geldi, buyurun dedi bir kahve içelim karşılıklı. Oturdular, bende kahve hazırladım.

Patron başladı anlatmaya. La İlahe; ne demek la?, kendi sorup kendi cevaplıyordu. La, hayır demek, yok demek. La ilahe, ilah tanrı yok demektir. İllallah?, Allah'tan başka demek. Böyle devam etti bir süre. Bu arada bende yeni çıkan kitapların kayıtlarını yapıyorum müzik dinlerken. Nasıl olduysa bir ara, evrim'e geldi. Patron hararetli bir şekilde insanların ellerini kullanmasının beyni nasıl geliştirdiğinden bahsediyor. Bir süre sonra da Atatürk'e geldi sıra. Patron hiç susmadan belki bir saat konuşmuştu.

Sohbet bitip, 3'e tane kahve içilmişti, patron Nutuk, Kumandan ile Hasbihal, ve şimdi ismini anımsayamadığım yine Atatürk ile ilgili bir kaç kitabı daha bu amcanın eline tutuşturup, parasını da aldıktan sonra göndermişti. İlk kez 'La İlahe İllallah' sözünün açıklamasını 11 yıl önceki çalıştığım işyerindeki patron'dan bu şekilde duyup, öğrenmiştim.

Kitapçıda çalışmaya başlamadan öncede kitap okurdum, başladıktan sonra daha da çok okumaya başladım. Kitapları neredeyse bedavaya alıyordum. Şuan yurtdışındayım, bilgi açlığımı internet üzerinden bulduğum PDF kitaplarıyla gidermeye çalışıyorum.

Kitaplarla içli dışlı iken, ağırlık verdiğim siyaset, tarih, felsefe ve din oldu. La İlahe İllallah sözünü de din üzerine okurken kendi kendime farkettim. O islami, dini kitaplarda yazdığı gibi bir açıklaması yok aslında, 'La ilahe İllallah' sözünün.

Sümer-akad inanç geleneği temel  olarak iki ana kült üzerine kuruludur. Birincisi eril olan Güneş kültüdür. Akadların ve Babil'in birinci yada tanrıların başı konumunda olan Şems (güneş) idir. Şems, bugünkü Suriye'nin Şam şehridir. İkincisi ise dişil olan ay kültüdür. Şems gibi ay kültü de Babil'e dayanır. Babil'in ay tanrısı Sin'dir. Kur'an'daki Ya-Sin suresi aslında Sin (ay) kültüne bir meydan okumadır. Pers'lerin M.Ö. Babili ve Sin kültünü ortadan tamamen kaldırmasına rağmen Sin kültünün etkisi M.S. 6-7  yüzyıla kadar devam eder. Günümüzde bile hala etkisi devam etmektedir.

Ortadoğu'dan çıkma iki büyük dininde, hristiyanlık ve islam, temellerinde güneş ve ay kültleri bulunmaktadır. Her iki dinde gerçek ve temel olan güneş kültünü geri getirmeye çalışmış olsalar da,  sahip oldukları ve günümüze ulaşan ay kültü olmuştur.

İlk önce hristiyanlıktan örnek vereyim. İsa yada hristiyanların söylediği Jesus(jesu), güneşden gelen demektir. Kıpti dilinde güneşin karşılığı jes'dir. Jes'us; güneşten, güneşten gelen demektir. Yusuf ismi de Jesus'un farklı söylenişidir.  Yusuf'un (joseph) 12 kardeşi vardır, İsa'nın da 12 havarisi vardır. Burada ki 12 sayısı (bakınız zeitgeist) güneşin içinden geçtiği 12 burçtur.

Ancak bu Jesus'un güneş kültü olduğu gerçek olsa da, hristiyanlıkta Jesus, güneş kültünden daha önemli bir kült vardır. Mariam, meryem kültü!. Meryem isminin anlamı da kutsal fahişe demektir. Kutsal fahişelik ise sümer'de başlayan inanna (ay) kültü uygulamalarının en önemli ve en akılda kalıcı olanlarındandır. Nitekim, sümer-akad-babil ile kalmayıp, anadolu'ya ve avrupa'ya yayılmıştır.

Günümüz hristiyanlığının da en önemli kültlerinden biri olarak devam etmektedir. Madonna ismi italyancadan geçme miadonna'nın kolay söyleniş biçimi. İtalya'ya ilk geldiğim zaman Madonna ismini bir çok yerde görünce şaşırmıştım. Şarkıcı madonna sanmıştım ilk önce. Daha sonra ise meryem'e atıf olduğunu öğrendim.

Hristiyanlıkta güneş kültüne dayandığını söylese de, ay kültü kendisini hemen belli ediyor. İslam'da da aynı durum söz konusu. Kur'an'ın en önemli surelerinden biri olan Ya-sin suresi. Ya-sin suresi Babil'in ay tanrısına (sin) meydan okumadır. Hem de Pers'ler tarafından tamamen yıkılışının üzerinden 11 asır, yani 1100 yıl geçmesine rağmen.

Bu yazdıklarımın 'La İlahe İllallah' sözü ile ne alakası var? Çok alakası var.

İlk önce o kafanızın içine yerleşmiş, Allah tekdir, benzersizdir kalıbını bir dakikalığına unutun. Yukarıda anlatmaya çalıştığım ay ve güneş kültlerini aklınıza yerleştirin. Yani dişil ve eril hallerini bilinçaltınıza koyun. En sonunda da Kur'an'ın yazıldığı dili arapçayı hatırlayın.

Türkçe kendine has önemli dillerden biridir. Bir çok dille sözcük alışverişi yapmasına rağmen, yapısını bozmayıp, koruyan nadir dillerden birisidir. Türkçe'nin en önemli özelliklerinden birisinin isimlerin eril-dişil hallerinin olmamasıdır. Latince'de eril-dişil hali olmasına rağmen italyanca'da ki kadar belirleyici bir etkisi yoktur. Günümüz italyancası da eril-dişil, belirteçi(artikel) arapça'dan, yada ortadoğu sami dillerinden almıştır.

Günümüz italyancasından bir örnek vereyim.

Maria – Dişil isimdir.
Mario – Eril isimdir.

Arapçadan örnek.

Emin – Eril isimdir.
Emine – Dişil isimdir.

Demekki arapça'da eril halde olan isme -e takısı getirildiği zaman isim dişil oluyor.

Türkçe'de cinsiyet ayrımları olmadığı için ilah ve ilahe sözcüklerini tanrı olarak çeviriyoruz. Her ne kadar Tanrıça diye bir söz uydurulduysa da, türk inanç tarihininde ve sisteminde yeri yok denecek kadar az olduğu için kullanılmıyor. Ama ben burada anlaşılması için kullanmak durumdayım.

Yukarıda açıkladıklarıma göre;

İlah – Eril Tanrı
İlahe – Dişil Tanrı

'La İlahe İlallah' sözünü bu bilgilerle tekrar çevirelim.

Allah'dan başka tanrıça yoktur.

1 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.